6 Mart 2010 Cumartesi

Ömer Lütfi Topal

Kumarhaneler Kralı olarak tanınan Topal'ın Türkiye'de 20, KKTC, Polonya, Romanya, Azerbaycan ve Türkmenistan'da altı kumarhanesi bulunuyordu. 1957'de İstanbul'a gelen Topal, 1965 yılına kadar Beyazıt'ta bakır işiyle uğraştı.



1972 yılına kadar iplikçilik, 1977 yılına kadar da maden işçiliği yaptı. 1977'de Yunanistan'da beş kilo eroinle yakalanan Zeki Akbaş ve Cahit Kraltürk'ün ismini vermesi nedeniyle ABD mahkemelerinde 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.



1978'de Belçika'da Mesut İnce'yle birlikte altı kilo eroinle yakalandı. Üç yıl Belçika'da, üç yıl da ABD'de hapis yattı. 1984 yılında serbest kalan Topal, 1990 yılında Caddebostan Büyük Kulüp'ün işletmeciliğini yapmaya başladı.



Kumarhanelerini, kendisine ait olan Regal Turizm, Emperyal Otelcilik ve Turizm ve Leisure İnvestments şirketleri tarafından çalıştırdı. Sağ kolu olan Bülent Fırat'ı öldürmeye azmettirmekten yargılandı. Kaçarak Antalya'da saklandı. 1996 yılında ortağı Hikmet Babataş'ın öldürülmesiyle ilgili olarak aranıyordu.



Topal, 28 Temmuz 1996 gecesi Yeniköy'deki evine giderken, 34 BTG 96 plakalı otomobilinde kalaşnikoflarla çapraz ateşe alınarak öldürüldü. Silahların hiçbir parmak izi olmaksızın olay yerinde bırakılması, cinayetin profesyonel kişilerce işlendiği izlenimini verdi.



Saldırganların kullandığı sahte plakalı otomobil, kısa süre sonra Sarıyer Taşocağı Mevkii'nde bulundu. İçindeki Uzi marka makinalı tabancaya ait dokuz milimetrelik şarjör, kalaşnikof şarjörü, 52 mermi, havlu, sırt çantası ve ameliyat eldiveni ele geçirilen otomobilin Ankara'dan çalıntı olduğu belirlendi.



Önce cinayetin 90 trilyon liralık kumar sektörünün kendi içindeki hesaplaşma olduğu iddiaları ortaya atıldı. Ortaklarıyla aralarında hep sorun çıktığı vurgulanan Topal'ın, son olarak Bodrum'da Hikmet Babataş'ın ölüm emrini verdiği iddia edildi.



Temiz silahlarla cinayet

Olayda kullanılan silahların İstanbul ve Ankara'daki laboratuvarda yapılan balistik incelemesinde, daha önce hiçbir eylemde kullanılmadıkları ortaya çıktı. Dönemin asayişten sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal, sonuca daha çabuk ulaşmak için üç ekip görevlendirdi.



Soruşturma sırasında, Topal cinayetinde üç polisin yer aldığı yolunda yapılan bir ihbar, önce Ünal'ın, ardından İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun soruşturmaya devam edilmesi talimatı üzerine üç polis, 4 Ekim 1996 günü gözaltına alındı.



Bir gece Asayiş Şube Müdürlüğü'nde sorgulanan Özel Harekat'ta görevli polisler Ercan Ersoy, Ayhan Çarkın ve Oğuz Yorulmaz'ın cinayetle ilgili her şeyi ayrıntılarıyla anlattıkları, bunları Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'le dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın bilgisi dahilinde yapıldığını söyledikleri öne sürüldü.



Polislerin olay günü otomobilleriyle Topal'ın otomobilinin önünü kestikleri ve çapraz ateşe tuttukları iddia edildi. Bu gelişme üzerine bulunduğu Ankara'dan İstanbul'a dönen Yazıcıoğlu başkanlığında yapılan toplantıda, konu bir kez daha gözden geçirildi.





Yazıcıoğlu'nun telefonla arayarak bilgi verdiği Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, üç polisin Ankara'ya gönderilmesi talimatını verdiği ileri sürüldü. Polislerin, İstanbul'a gelen Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin tarafından 6 Ekim'de Ankara'ya götürüldükleri belirtildi.



Topal cinayetinin bir anda karanlığa gömülmesine yol açan bu gelişmeden sonra ortadan kaybolan üç polis, Susurluk'taki kazada DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak'ın korumaları olarak ortaya çıktı.



Susurluk Savcısı'nın koruma görevi yapan polisler hakkındaki faksına cevaben Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Emniyet Müdürü İzzet Sezgin Şenel imzasıyla gönderilen yazıda, üç polisin alınan karar gereği 17 Ekim 1996'da "Bakan oluru" ile Bucak'ın korumasına verildiği belirtildi. Yazıda, korumaların halen Bucak'ın yanında oldukları kaydedildi.



Susurluk Cumhuriyet Savcılığı'nın dosyayı bölerek İstanbul DGM'ye göndermesinden sonra Bucak'ın koruma görevini yapan Çarkın, Ersoy ve Yorulmaz'la Enver Ulu, Mustafa Altınok ve Ömer Kaplan'ın ifadelerinin alınması gündeme geldi.



Uzun süre ifade vermeye yanaşmayan korumalar, Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel'in kesin talimatı karşısında İstanbul DGM'ye giderek ifade verdi. Ayağı alçıda bulunan koruma Mustafa Altınok'un ifadesi ise Ankara DGM'de alındı.



DGM'de ifadeleri alınan korumalardan Çarkın, Yorulmaz ve Kaplan'ın adının son yayınlanan MİT raporunda da geçtiği bildirildi.



Emniyette deprem

Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener ise soruşturmanın tarafsızca yürütülmesi gerekçesiyle Yazıcıoğlu, Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin, Emniyet Müdür Yardımcısı Ünal ve Bucak'ın koruma polisleri Çarkın, Ersoy ve Yorulmaz'ın görevden uzaklaştırıldıklarını açıkladı.



Öte yandan Susurluk Komisyonu tarafından sorgulanmak istenen özel timciler, ifade vermeye gitmedi. Bu olaydan kısa bir süre sonra Çarkın, Yorulmaz, Ersoy, Kaplan ve Altınok, Ocak 1997'de İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği'ne teslim oldu.



DGM'ye sevk edilen özel timcilerden Ayhan Çarkın, Topal'ın öldürüldüğü gece Kadıköy yakasında görevli olduğunu öne sürerek, DGM savcısına verdiği ifadede ise izinsiz olarak görev yerini terk ederek, arkadaşlarıyla eğlenmeye gittiğini söyledi.



DGM'de ifadeleri alındıktan sonra tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderilen özel timciler, Ankara'da vermedikleri ifadeyi bu kez cezaevinde Susurluk Komisyonu'na verdiler.



6 Mart 1997'de ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Topal'ın öldürülmesinden sonra tutuklanan Çarkın, Yorulmaz ve Ersoy'la Topal'ın iş ortağı Ali Fevzi Bir ve Sami Hoştan'ın gözaltına alındığını savcılığa bildirmeden Ankara'ya gönderdikleri gerekçesiyle İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal, Asayiş Şube Müdürü Fatip Özkan, Müdür Yardımcısı Ahmet Duranalp, Cinayet Büro Amiri Refik Baştürk, Cinayet Bürosu'nda görevli Başkomiser Şentürk Demiral'la polis memuru Ziyaettin Ferman hakkında soruşturma başlattı.



DGM'de 11 sanıklı dava

Susurluk'taki kazayla ortaya atılan ve Topal cinayetine kadar uzanan çete iddialarını araştıran İstanbul DGM Başsavcılığı, 11 sanık hakkında dokuz yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.



Ayrıca Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Topal'ın öldürülmesiyle ilgili soruşturma dosyası, bir fezlekeyle Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.



Fezlekede, özel timciler Çarkın, Yorulmaz, Ersoy, Altınok ve sigortacı Serdar Özdal hakkında "tasarlayarak adam öldürmek ve bu suça katılmaktan" idam cezası istendi.



Fezlekede, sanıklarla Topal arasındaki husumet ve öldürme nedeninin tespit edilemediği, sanıklar arasında iyi bir dostluk olduğu, ancak daha sonra bu birlikteliğin sona erme gerekçesinin belirlenemediği ifade edildi.



Ağustos 1997'de idamları istenen dört özel tim görevlisi ile cinayet gecesi kullanıldığı öne sürülen cep telefonunu Haluk Kırcı'ya satan sigorta şirketi sahibinin yargılanmasına başlandı. Polis memuru Mustafa Altınok ve sigortacı Özdal tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.



Topal'ın eski avukatı Ekrem Marakoğlu ise yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çekti. Marakoğlu, Topal'ın kızı ve oğlunun cinayetten yaklaşık iki ay sonra "Mehmet Özbay" sahte kimlikli Abdullah Çatlı'ya 535 bin dolar ödeme yaptığını öne sürdü. Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı, Marakoğlu'nun iddiaları konusunda inceleme başlattı.



8 Kasım 1997'de Topal'ın öldürülmesi ve Susurluk davası kapsamında gıyabi tutuklu olarak aranan "Aliço" lakaplı Ali Fevzi Bir Çekmeköy'deki bir çiftlik evinde yakalandı. Topal'ın eski iş ortağı Bir'in daha önce teslim olmak için yetkililerle bağlantı kurduğu ortaya çıktı.



Bir, Topal davasında katıldığı ilk duruşmada, "Topal öldüğü zaman, İsrailli ortağı çocuklarından 46 milyon dolar alacaklı olduğunu belirterek parasını istedi. Bu parayı ya tahsil ettiler ya da ediyorlar" dedi.



24 Kasım 1997'deki duruşmada ise özel timciler Çarkın, Yorulmaz ve Ersoy'la Topal'ın iş ortağı Ali Fevzi Bir hakkında delillerin büyük bir bölümünün toplanmış olması ve haklarındaki delil durumu göz önüne alınarak 250'şer milyon kefalet karşılığında tahliye kararı verildi.



Çiller özel timcilere sahip çıktı

Özel timcilerin tahliyesinin ardından DYP Lideri Tansu Çiller, "Terörle mücadele için dağlara çıkmış benim polisimi, özel timcimi hapse attılar. Sonra bunlar tahliye oldu" diyerek, Topal cinayeti davasında yargılanan özel timcilere sahip çıktı.



CHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar ise Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller hakkında "Topal'ın öldürülmesini azmettirdiği" gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Uçuran Çiller, konuyla ilgili ifade verdi. Ancak Başsavcılık, Özer Çiller hakkında başlatılan soruşturmada yetkisizlik kararı verdi.



Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın, Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdiği sürpriz tanık Hülya Ağaç'ın, Topal'la Çiller ailesine ilişkin şok açıklamaların olduğu ses kasedi ortaya çıktı.



Savaş'ın savcılığa gönderdiği Ağaç'ın ANAP'lı Tevfik Diker'le yaptığı konuşmanın ses bantında Çiller ailesinin Topal'dan 1 trilyon liraya yakın para aldıkları iddia edildi. Tansu ve Özer Çiller, bunun üzerine Diker hakkında "kişilik haklarına hakaret ettiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.



Şubat 1998'de ise Topal ve Susurluk davası kapsamında gıyabi tutuklu olarak aranan Sami Hoştan polise teslim oldu. Hoştan, çıkarıldığı DGM'ce tutuklandı.



Topal davasının tek tutuklu sanığı olan Hoştan, çıktığı ilk duruşmada, "Burada tanık mıyım, sanık mıyım? Ne olduğumu hala bilemiyorum" dedi. Hoştan, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.



Mart 1998'de ise Topal'ın bütün hesapları didik didik edildi. Topal'ın hesaplarında saptanan vergi kaçağı nedeniyle servetine 17 trilyon liralık tedbir konuldu.



Topal cinayetiyle bağlantılı Susurluk skandalı Türkiye'nin gündemini meşgul ederken 16 Mayıs 1998'de yaşanan ilginç olay, çete kurmak iddiasıyla yargılanan tutuksuz sanıkların bu kez de futbola bulaştıklarını gözler önüne serdi.



Zonguldak'ta oynanan 3. Lige terfi finalinde tribünler "Susurluk" diye inlerken skandalın kahramanları Sami Hoştan, özel timciler Ayhan Çarkın ve Oğuz Yorulmaz'ın da izlediği maçta öldürülen Topal'ın ortağı Ali Fevzi Bir'in takımı Özsahrayıcedid, Pursaklar Belediyespor sahadan çekilince şampiyon oldu.



Ankara Pursaklar Belediyesi ve futbol takımının başkanı Hacı Şahin, hakemi suçlayarak, "Bizi yaktı, daha maçın başında iki oyuncumuza kırmızı kart gösterdi. Bazı kimseler karanlık güçlerini kullandı" dedi.



2.5 yıl sonra mirası açıklandı

Topal'ın öldürülmesinin üzerinden iki buçuk yıl geçtikten sonra eşleri ve çocukları arasında yapılan trilyonluk sözleşme ortaya çıktı. Sözleşmede Emperyal Otelcilik'le birlikte 21 şirket Elif ve Murat Topal kardeşlerle Ebru Zeynep Topal'ın velayetini üstlenen Topal'ın eski eşi Safiye Belli'ye bırakıldı.



Topal'ın dini nikahlı eşi Birsu Hilal Altıntaş ise 2 otomobil, çeşitli şirketlerin hisseleri, Sarıyer ve Bodrum'daki gayrimenkul ile meskenlerin sahibi oldu.



Topal'a ait Emperyal Şirketler Grubu'nun eski Genel Müdürü Ahmet Kara'nın polise verdiği ifadesinde rüşvet listesinde yer alan polis şeflerinden siyasi parti il başkanlarına kadar ünlü isimleri açıkladığı ortaya çıktı.



Emniyette ve DGM'de aynı ifadesini tekrarlayan Kara, rüşvet verilen kişilerin arasında Susurluk kazasında ölen Polis Müdürü Hüseyin Kocadağ'ın da bulunduğunu iddia etti. Kocadağ'a düzenli para ödendiğini ileri süren Kara, bir defasında 10 bin mark ve 50 bin dolarlık zarf hazırladığını, bunu Topal'ın Kocadağ'a teslim ettiğini söyledi.



Kırcı dışında tüm sanıklar serbest

Haluk Kırcı'nın yakalanmasının ardından Topal'ın öldürülmesinin üçüncü yılında, olayla ilgili dördü özel timci, sekiz sanığın yargılandığı davada sonuca ulaşılamadı. Bir ucu Susurluk'a dayanan davanın bugüne kadar görülen 13 duruşmasında, en son yakalanan Kırcı dışında tüm sanıklar birer birer tahliye edildi.



Ocak 2000'de görülen duruşmada, dosya esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için savcıya verildi. Kırcı, af tasarısının kendisiyle ilgili haberler nedeniyle rafa kaldırıldığını ileri sürerek, "Cezaevlerindeki 40 bin kişi benim yüzümden mağdur oldu" dedi.



12 Mayıs 2000'de Topal'ın katil zanlıları olarak gözaltına alınan iki iş ortağı ve üç Özel Timci'yi, savcılık yerine Ankara'ya göndererek "görevi kötüye kullandıkları" ve "görevi ihmal ettikleri" gerekçesiyle yargılanıp beraat eden dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu ve Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal'ın kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine yeniden yargılanmasına karar verildi.

Hiç yorum yok:

Kategoriler

"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."
Mustafa Kemal ATATÜRK