16 Mayıs 2008 Cuma

Yeni Soğuk Savaşta Türkiye'ye Biçilen Rol ve Çin : Ergenekon Operasyonun Analizi

Recep Tayyip Erdogan’a bu yeni surecte yer yoktur, O’da belli bir sure sonra McDonald demokrasi kulturu cercevesinde tasfiye edilecek gibi gozukmektedir.

Cunku Recep Tayyip Erdogan Ilimli Islam’a sicak bir yaklasim sergilememektedir. Bu asamada ordu yani asker icinde olumlu bir gelisme olarak gorulen bu yaklasim destek bulacak, Fethullah Gulen hareketinin yogunluk kazandigi Emniyet teskilati Washington’da Turkiye
elciligi disinda actiklari burolari vasitasi yeni bir guc dengesi olusturacak
, Ordu evcillestirilecek, Turkiye daha muhafazakar bir konum ile “yeni” soguk savasta Cin’e karsi taraf olacaktir.

Sovyetler ile ABD arasindaki Soguk Savas olarak adlandirilan ve psikolojik bir harb olan amansiz cekisme ikinci dunya savasinin akabinde basladi.

Iki buyuk guc ve ekonomik uretim temeline dayali iki farkli dunya gorusu arasinda yasanan bu korkunc rekabet sirasinda bazi onemli ulkeler araci rolu oynadilar, belki bu ulkeler dunya konjonkturunde fazla rolu olmamakla birlikte bolgesel bazdaki etkinlikleri, rakip ulkeler icinde aktif konuma gecebilecek etnik ve dinsel guruplara etkileri ile soguk savasin, Washington ve Moskova disindaki ucuncu merkezleriydiler.

Latin Amerika’da Sili, Avrupa’da Almanya, Uzak Dogu’da Indonezya, Guney Dogu Asya’da
Pakistan, Dogu Asya’da Guney Kore ve Ortadogu’da Turkiye bu surecte onemli rol ustlendiler.

Cunku Soguk Savas’in tarafi konumundaydilar.

Bu ulkelerin hepsinde ordu ulkeyi kontrol etmede onemli bir guctu, ve buyuk
bir cogunlukla askerlerin ordu icinde onemli gorevlere gelebilecek olanlari Washington’da onemli kurslara gonderilir, egitim faaliyetlerine katilir ve en onemlisi NATO icinde onemli gorevlerde bulunurlardi.

Soguk Savasin tarafi olan ucuncu ulkelerde ikinci en onemli kurum ise Disisleri Bakanliklari ile Istihbarat kuruluslari idi.

Fakat ordu silahli gucu itibari ile butun bunlarin ustunde bir rolu vardi, ve digerlerini
ordu kontrol ederdi.

Yipratici olan bu soguk savas donemi yaklasik yarim asir surdu, Sovyetlerin bu amansiz kapitalist saldirida ve silahlanma yarisinda cokmesi ile daha farkli bir surece girildi, cunku oyunda rol alanlarin ekonomik, siyasi ve kulturel konumlari degisime ugramis, kuresellesme olarak adlandirilan buyuk sirketlerin hegemonyasi Amerikan vahsi kapitalizmi ve McDonaldlasma olarak Hollywood ile birlikte dunyaya demokrasi ve ozgurluk olarak sunulmaya baslanmisti, daha fazla uretim ve daha fazla tuketim; insan sistem
icin var olur felsefesi
butun dunyaya kuresel ideoloji olarak haykirilmaya baslanmisti.

Kapitalizmin bir asamasi olan Ulus-devlet gelismekte olan ulkelerde yipranirken, bunu empoze eden Amerika’da ise daha guclu bir Ulus devlete dogru yol alma sureci baslamis,
Carl Schmitt’in devletin varligi icin yeni bir dusman yaratma siyasi felsefesi yeni muhafazakar ekolu ile Amerikan toplumu ve devletine empoze edilmeye baslanmisti.

Yeni dusman İslam olabilirdi, fakat Amerika’nin dunyaya empoze ettigi kuresel kapitalizmi,
kendi isci gucu ve ic dinamikleri ile cok sofistike kullanan Cin unutulan bir dusman olmustu.

Oysa Amerika iki dusman degil bir dusman ariyordu, iki dusman ile mucadele edebilecek ne eonomik yapisi ne de siyasi hazirligi vardi.

Turkiye ise Soguk Savas’in bitiminin akabinde ayrilikci Kurt Hareketinin silahli bir baskaldirisi
ile karsi karsiya olmakla birlikte, en onemli sorunu ise kendi kimligini arayan, Ortadogu, Avrasya ve Avrupa arasinda kalmis kimliksizlesmis bir yapisi ile nereye gidecegine karar vermeye calisirken, Tanzimat’tan bugune var olan Batililasma ideali O’nu Avrupa Birligi medeniyeti icinde yer almaya itti.

Fakat 600 yila yakin bir zamandir savastigi zihniyete karsi O’nun icinde yer alma hayali Hristiyan Avrupali’nin kafasindaki Turk hayali ile celisiyordu, belki ABD’nin bile desteklemesine ragmen bu cok uzak bir hayaldi.

Bu donem icersinde ordunun rolunun demokratik bir devlette sinirlandirilmasi gerekiyordu,
ordunun evcillestirilmesi olarak da gorulebilecek olan bu degisim bir baslangicti.

Fakat ordu icindeki icsel faktorler ve aktorlerden bazilari bu surece karsi geldiler.

Fakat uzun sure birlikte calistiklari buyuk guc karsisinda yapabilecekleri fazla bir seyleri
yoktu, cunku ikinci dunya savasi ile baslayan ABD destekli ve egitimli askeri yapilanma ne yazik ki bu evcillestirilmeye karsi gelemez ve direnemezdi, cunku Ordu, Turkiye’de belli olcutler icinde halktan kopuk bir yapi ve guc merkezi konumuna gelmisti.

Arkasina alabilecegi bir halk gucu yoktu.

Cunku halki yonetilmesi ve egitilmesi gereken bir kitle olarak gorulmus, Sili’de oldugu gibi kendi ekonomik, siyasi ve kulturel hucrelerini halktan kopuk bir sekilde olusturmustu, cunku bu Soguk Savas’in yapilanmasinin urunu bir politikaydi.

Turkiye’de, hizli degisen dunyada oldugu gibi, aktorler ve kurumlarda degisiyordu.

Toplum sekulerlesmenin otesinde ve disinda de-sekulerlesme surecini yasiyor, daha muhafazakar partiler her secimde daha fazla oy aliyorlar, Turkiye’yi yoneten asker ve burokrasi eliti ise bu asamada gucunu giderek kaybediyor ve yerini halktan kaynaklanan ve dinsel bir dunya gorusu iceren kitle ile degistiriyordu.

Bu McDonald demokrasisi ABD’de hakim olan “bir tek dusmana” dayali dunya siyaseti ile de ortusuyordu.

ABD, daha evvel Sovyetlere karsi birlikte oldugu bazi askeri gucleri tasfiye etme surecine girmisti. Cunku yeni dunya duzeninde askeri guc tamamen tek guc degildi, daha muhafazakar ve dinsel ogeler iceren, Max Weber’ci Kapitalizm ile Islam’i bir araya getirerek bir tasla iki kus vurmak isteyen bir siyasi strateji gelisiyordu.

Turkiye bu surecte onemli bir yerel guc dengesiydi.

Yukselen Islam’in terbiye edilerek diger ulkelere Ilimli Islam olarak sunulmasi aslinda,
Islam’in bolunmesi ve reforme edilmesi demekti.
Fakat ABD’nin Soguk Savas doneminde birlikte calistigi ve Sovyetlere karsi kullandigi bazi “radikal” Islamci gucler 11 Eylul ile ABD’ye bir sok yasattilar.

Her ne kadar ABD’de hakim tepkiselci guc Islam karsiti bir cikis yaptiysa da, bu geciciydi, kalici olan ise uzun yillara yayilacak olan Islam’in terbiye edilmesi, evcillestirilmesi gerektigi idi.

Yani desekulerlesme sureci dahilinde bile bu yeni stratejinin uygulanmasi gerekliligi Islam’in yeni Soguk Savas’ta ABD’nin yanina cekilmesi gerekiyordu.

Islam ABD karsiti olamazdi, olmamasi gerekiyordu, bu amacla ABD Ilimli Islam’i savunan guruplari destekiyor ve ABD’ye davet ederken “radikal” Islamci guruplari ise bu surecte
tasfiye etmeye calisiyordu.

Bu tasfiye surecinde en onemli rolu ise hic kuskusuz Fethullah Gulen hareketi ustlenmis gozukuyordu.

Cunku hareketin Orta Asya ve Islam dunyasinda aktif olmasi, yeni Soguk Savas
surecinde Cin ve Rusya’ya karsi kullanilabilecek bu ulkeler icindeki Musluman toplumlari harekete gecirebilecek bir konumda olmasi itibari ile onemliydi.

Fakat merkez Turkiye olmaliydi ve Turkiye icinde bu stratejiye karsi olabilecek kisi, gurup ve siyasi hareketlerin tasfiye edilmesi gerekiyordu, bu tasfiye surecinde Ordu’nun da onayi alinmaliydi.

Yani ABD’nin yeni dusmani olarak algilanabilecek Cin’e karsi gelistirilen bu strateji icinde rol alan aktorlerin hic biri buyuk resmin farkinda olmadan demokrasi, insan haklari, laiklik, Islamcilik, ulusalcilik, cemaatcilik ve vatanseverlik oyunlari oynarlarken buyuk resim cok farkliydi.

Bunlarin hepsi kuresel kapitalizmdeki sanal oyunlardi ve orjinal tanimlarindan farklilasmislardi.

Turkiye’de yasanan Ergenekon operasyonunun perde arkasi sadece Uluslarasi siyasetteki yeni gelismelerin bir sureci degil, aslinda direkt yansimasi olarak algilanmasinin buyuk resmi gorme ve yeni aktorleri ve onlarin rollerini algilama acisindan onemli oldugu dusunulmelidir.

Bu baglamda Turkiye icinde var olan guc dengeleri degismis ve degismektedir.

Recep Tayyip Erdogan’a bu yeni surecte yer yoktur, O’da belli bir sure sonra McDonald demokrasi kulturu cercevesinde tasfiye edilecek gibi gozukmektedir.

Cunku Recep Tayyip Erdogan Ilimli Islam’a sicak bir yaklasim sergilememektedir. Bu asamada ordu yani asker icinde olumlu bir gelisme olarak gorulen bu yaklasim destek bulacak, Fethullah Gulen hareketinin yogunluk kazandigi Emniyet teskilati Washington’da Turkiye
elciligi disinda actiklari burolari vasitasi yeni bir guc dengesi olusturacak
, Ordu evcillestirilecek, Turkiye daha muhafazakar bir konum ile “yeni” soguk savasta Cin’e karsi taraf olacaktir.

Iste bu baglamda bu surece karsi olabilecek butun siyasi guclerin, hareketlerin, dini guruplarin, askerlerin, polislerin, ve gazetecilerin tasfiye sureci baslatilmistir.

Turkiye karanlik bir limana dogru yol almaktadir.

Hiç yorum yok:

Kategoriler

"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."
Mustafa Kemal ATATÜRK